30 Aralık 2012 Pazar

yıllar..

1 ocak 2013 sabahı...geride kalanlara dair...

Tükettiklerimizi kutluyoruz herhalde… Biten umutları hayalleri…Yerlerine yenilerini koyabilmek için giriştiğimiz o muhteşem mücadeleyi…Hergün güneşin doğuşuyla beraber yeşeren ve çok geçmeden karanlığa gömülen binbir türlü düşünceyi …

Çocukken kollarımızı açarak ifade ederdik sevgimizi, nefretimizi…Büyüklerimizden öğrendiğimiz bu ifade yönteminin insanoğlunun hayatı olduğunu kimse söylemişti bize… kollarımızı sonuna kadar açardık kucaklardık hayatı..o kadar çok şey sığardı ki kucağımıza, hayallerimiz ucsuz bucaksız gökyüzüne sığmayacak kadar fazla…Beğenmezdik ve kolayca değiştirirdik…Daha yolun başında olmanın verdiği güvenle,” büyüğünce ne olcan?”sorusuna sayısız cevaplar verirdik mesela…

Çocukluğun cesareti vardı üzerimizde..sobaya çıplak elle dokunulmaması gerektiğini deneyerek öğrendik biz…

Dinmeyen bi neşe vardı içimizde,yerimizde bir an bile duramadığımız gün boyu koştursakta yorulmadığımız , bütün olumsuzluklara rağmen gözlerimizde bi parıltı… karşılıksız severdik çocukken, bi nedeni yoktu sevgimizin,taaa derinlerden gelirdi hissederdik…

Masal gibi bu hayat, günler ayları aylar yılları kovaladıda ,o koskocaman açılan kollarımız zamana yenik düştü, milim milim kapanır oldu… Sanırım tam kapandığında da ömür biticek…

Hayallerimiz eksilmeye başladı yavaş yavaş.. Ne çocukluğun verdiği güven kaldı elimizde, ne de o büyük cesaret… O, içimizi saran sebepsiz neşenin yerini, nesnesi olan mutluluklar almaya başladı… Mutlu olabilmek için nedenler üretmeye başladık… Anlık mutluluklardı bunlar saman alevi gibiydi..

Karşılıksız sevgileri bırakalı çok olmuştu artık.. sevmek için bile neden gerekiyodu..”Ne olusa olsun, ne yaparsa yapsın onu seviyorum” yerine, “seviyorum çünkü” ile başlaya cümleler ve ardı arkası kesilmeyen nedenler..

Bir gün sonra yeni bir yıla adım atıyoruz …Çocukken sonuna kadar açtığımız kollarımızın biraz daha kapandığını hangimiz hissediyoruz acaba.. 31 aralık gecesi mutlu olabilmek için bi sebep..

Çoğumuz yaralarımızı kapatsın diye yüzümüze bi maske takıcaz, şuh kahkahalar atıp kadehler tokuşturucaz..çoğumuz eğlendiğimizi sanıcaz , ama maskenin altında taaa derinlerde bilicezki eski neşemiz yokkk..

1 ocak sabahı gözlerimizi açar açmaz asıl soruyu sorcaz kendimize.. “Bu da bitti be… eee şimdi ne olacak… neyi tüketsemde mutlu olsammm? (alıntı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder