yıllar..
1 ocak 2013 sabahı...geride kalanlara dair...
Tükettiklerimizi kutluyoruz herhalde… Biten umutları
hayalleri…Yerlerine yenilerini koyabilmek için giriştiğimiz o muhteşem
mücadeleyi…Hergün güneşin doğuşuyla beraber yeşeren ve çok geçmeden
karanlığa gömülen binbir türlü düşünceyi …
Çocukken
kollarımızı açarak ifade ederdik sevgimizi, nefretimizi…Büyüklerimizden
öğrendiğimiz bu ifade yönteminin insanoğlunun hayatı olduğunu kimse
söylemişti bize… kollarımızı sonuna kadar açardık kucaklardık hayatı..o
kadar çok şey sığardı ki kucağımıza, hayallerimiz ucsuz bucaksız
gökyüzüne sığmayacak kadar fazla…Beğenmezdik ve kolayca
değiştirirdik…Daha yolun başında olmanın verdiği güvenle,” büyüğünce ne
olcan?”sorusuna sayısız cevaplar verirdik mesela…
Çocukluğun cesareti vardı üzerimizde..sobaya çıplak elle dokunulmaması gerektiğini deneyerek öğrendik biz…
Dinmeyen bi neşe vardı içimizde,yerimizde bir an bile duramadığımız gün
boyu koştursakta yorulmadığımız , bütün olumsuzluklara rağmen
gözlerimizde bi parıltı… karşılıksız severdik çocukken, bi nedeni yoktu
sevgimizin,taaa derinlerden gelirdi hissederdik…
Masal gibi bu
hayat, günler ayları aylar yılları kovaladıda ,o koskocaman açılan
kollarımız zamana yenik düştü, milim milim kapanır oldu… Sanırım tam
kapandığında da ömür biticek…
Hayallerimiz eksilmeye başladı
yavaş yavaş.. Ne çocukluğun verdiği güven kaldı elimizde, ne de o büyük
cesaret… O, içimizi saran sebepsiz neşenin yerini, nesnesi olan
mutluluklar almaya başladı… Mutlu olabilmek için nedenler üretmeye
başladık… Anlık mutluluklardı bunlar saman alevi gibiydi..
Karşılıksız sevgileri bırakalı çok olmuştu artık.. sevmek için bile
neden gerekiyodu..”Ne olusa olsun, ne yaparsa yapsın onu seviyorum”
yerine, “seviyorum çünkü” ile başlaya cümleler ve ardı arkası kesilmeyen
nedenler..
Bir gün sonra yeni bir yıla adım atıyoruz
…Çocukken sonuna kadar açtığımız kollarımızın biraz daha kapandığını
hangimiz hissediyoruz acaba.. 31 aralık gecesi mutlu olabilmek için bi
sebep..
Çoğumuz yaralarımızı kapatsın diye yüzümüze bi
maske takıcaz, şuh kahkahalar atıp kadehler tokuşturucaz..çoğumuz
eğlendiğimizi sanıcaz , ama maskenin altında taaa derinlerde bilicezki
eski neşemiz yokkk..
1 ocak sabahı gözlerimizi açar açmaz asıl
soruyu sorcaz kendimize.. “Bu da bitti be… eee şimdi ne olacak… neyi
tüketsemde mutlu olsammm? (alıntı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder